Türkiye'nin gündemini sarsan bir olayda, 5 yaşındaki Melike E., babası ve üvey annesi tarafından işkence edilerek öldürüldü. Olayın ardından Melike’nin cansız bedeni bir gölde bulundu ve aile bu trajedinin merkezinde yer aldı. Baba E. ve üvey anne H. ilk kez hakim karşısına çıktıklarında, yaşananları açıklamakta zorlandıkları görüldü. Mahkeme süreci, sadece Melike'nin ailesinin değil, tüm toplumun vicdanını yaralayan bir davanın başlangıcını simgeliyor.
Melike'nin cinayeti, ülkenin birçok yerinde geniş yankı uyandırdı. Olay, 15 Eylül 2023'te Ankara'da meydana geldi. Melike, evde yaşadığı tartışmaların ardından kayboldu. Aile, küçük kızı bulmak için her yola başvurduklarını iddia etse de, kısa süre içinde Melike’nin babası ve üvey annesi, çevredekilerin şikâyeti üzerine polis tarafından sorguya alındı. Yapılan araştırmalar sonucu, Melike’nin gölde cesedinin bulunması, tüm kamuoyunu derin bir üzüntüye boğdu. Adli raporlara göre, Melike’nin vücudunda ağır darp izleri olduğu belirlendi, bu durum olayı daha da vahim hale getirdi.
Melike'nin ölümünün ardından başlatılan soruşturma, aile içerisinde yaşanan gizli sırların ifşa edilmesine neden oldu. Davanın ilk duruşmasında baba E. ve üvey anne H.'nin suçlamaları reddetmeleri, mahkeme salonunda gergin anların yaşanmasına sebep oldu. Karmaşık iddialar ve karşılıklı suçlamalar, duruşmanın gidişatını etkiledi. Mahkeme heyeti, zanlıların ruhsal durumlarının tetkik edilmesi ve gerekli tüm delillerin toplanması için ek süre talep etti.
Bu olayın ardından toplumsal duyarlılık arttı. Birçok insan, melike gibi çocukların korunması gerektiğini vurguladı ve sosyal medya platformlarında '#MelikeİçinAdalet' etiketleri trend oldu. Çocuk istismarı ve aile içi şiddet konularında farkındalık yaratmak amacıyla birçok kampanya başlatıldı. Ülke genelinde yapılan yürüyüşlerde, çocukların korunması için yasal düzenlemelerin yapılması talep edildi. Melike’nin hikayesi, ülkenin bir gerçeğini yüze çıkararak, toplumda derin yaralar açtı.
Baba ve üvey annenin süreç içerisinde nasıl bir savunma yapacakları ve mahkemenin alacağı karar, henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Melike'nin kaybı, Türkiye’de aile içi şiddetin önüne geçilmesi için daha sıkı yasal düzenlemelerin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Kamuoyu, adaletin yerini bulmasını bekleyerek, duruşma günlerini takip ediyor. Melike, hayata gözlerini tam açmadan karanlık bir dünyada can verdi. Onun hikayesi, sadece bir kayıp değil; gelecekteki pek çok çocuğun, sevgi ve güven içerisinde büyüyebilmesi için mücadele edeceğimiz bir sembol haline geldi.