İstanbul'un kenar mahallelerinden birinde, 20 metrekarelik küçük bir dükkanda, geleneksel el sanatları yaşatılıyor. Yüzyıllardır süregelen bu meslek, ailenin biricik oğlu tarafından babadan öğrenilerek sürdürülüyor. Usta çırak ilişkisiyle devam eden bu hikaye, hem geçmişin izlerini taşıyor hem de geleceğe bir köprü oluşturuyor. İlgiyi üzerine çeken bu dükkanda, sadece ürünler değil, bir yaşam biçimi, bir kültür ve tutku bulunuyor.
Usta Yılmaz, babasının yanında küçüklüğünden beri çalışıyor. Dükkan her gün iş yoğunluğu ile dolup taşarken, Yılmaz, dükkana gelen müşterileri ve onların hikayelerini de dinleyerek mesleği daha da derinlemesine kavrıyor. "Baba mesleği, sadece bir iş değil; bir yaşam tarzı," diyor Yılmaz. Bu dükkan, mahalle sakinlerinin sosyal yaşamlarının bir parçası haline gelmiş durumda; herkes buraya gelip sadece alışveriş yapmakla kalmıyor, aynı zamanda Yılmaz ile sohbet ediyor, dertlerini paylaşıyor. Bu etkileşim, dükkanın ruhunu ve sıcaklığını artırıyor.
Yılmaz, işine olan tutkusunun yanı sıra, babası Osman’dan devraldığı bilgi birikimini de her gün geliştirmeye çalışıyor. "Babam bu mesleğin her yönünü bana öğretti. El becerisinin yanı sıra müşteri ilişkilerinin de önemini vurgulardı," diyor. Yılmaz, her sabah dükkanını açarken, babasının ona öğrettiği gibi aynı özveriyle çalışıyor. Ayrıca, zamanla değişen talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni ürünler tasarlamak için de çaba harcıyor. "Esnafın ayakta kalması için yenilikçi olmak şart," ifadesini kullanıyor.
Bugün, Yılmaz’ın dükkânında sadece eski el sanatları değil; modern tasarımlar ve yenilikçi ürünler de dikkat çekiyor. Müşterilerine özel siparişler alarak, kişiye özel ürünler yapıyor. Bu sayede hem eski mesleği yaşatıyor hem de atmosferi canlı tutuyor. "Dükkanımız sadece bir satış yeri değil, aynı zamanda bir deneyim alanı," diyor.
Yılmaz, geleneksel sanatların kaybolmasının önüne geçmek için, gençlere yönelik atölye çalışmaları da düzenliyor. Bu sayede, hem kendi mesleğini yaşatıyor hem de yeni nesle bu sanatı sevdirmeye çalışıyor. "Gençlerin ilgisini çekebilmek çok önemli. Eğer bu geleneği onlara aktarmazsak, gelecekte yok olabilir," diyor Yılmaz.
Baba mesleğini yaşatmak, sadece bir iş yürütmek değil, aynı zamanda bir kimlik oluşturan bir süreç. Yılmaz, her müşteri ile ayrı bir bağ kurarak, mesleğinin ne kadar değerli olduğunu vurguluyor. Günümüz modern dünyasında birçok şeyin dijitalleşmesiyle birlikte kaybolan el becerilerinin ve geleneksel iş anlayışının kıymetini her zaman hatırlatmaya çalışıyor.
Sonuç olarak, Yılmaz’ın küçük dükkanı sadece bir iş yeri değil, aynı zamanda bir geleneğin, ailenin ve tutkunun bir simgesi haline gelmiş durumda. Her gün yeni müşteri deneyimleriyle, eski ile yeniyi harmanlayarak, baba mesleğini 20 metrekarelik bu alanda yaşatmak için özveriyle çalışmaya devam ediyor.