Moskova’nın son dönemdeki dış politikası, Ortadoğu ve Kafkasya’daki jeopolitik gelişmelerle yakından ilgili. Özellikle, Azerbaycan'da gerçekleştirilen Rusya ve Suriye arasındaki görüşmeler, bölgedeki güç dengelerini sorgulamaya açmıştır. Her iki ülkenin yöneticileri, uzun süredir devam eden ortak çıkarlar ve güvenlik meseleleri üzerinde durarak stratejik iş birliği arayışlarını yeniden canlandırmaya çalışıyor.
Azerbaycan, stratejik konumu itibarıyla hem Rusya hem de Suriye için önemli bir transit geçiş noktası olarak öne çıkıyor. Rusya’nın 2022'deki Ukrayna işgali sonrası Kafkaslar bölgesindeki etkinliğini artırmak istemesi, Suriye ile olan ilişkilerinin de güçlendirilmesi gerekliliğini doğuruyor. Bu doğrultuda Azerbaycan, iki ülke arasındaki etkileşimlerde bir köprü işlevi görebiliyor. Azerbaycan'ın zengin enerji kaynakları, hem Rusya için hem de Suriye'nin yeniden yapılanmasında önemli bir unsur olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, Tahran ile Moskova'nın işbirliği, bölgedeki dengeleri sarsacak nitelikte bir strateji olarak dikkat çekiyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, bu görüşmeleri doğrulayarak, “Suriye ile ilişkilerimizi güçlendirme ve bölge güvenliğini sağlama konusundaki kararlılığımızı sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu. Bu tür toplantıların, her iki ülkenin de güvenlik politikalarının önemli bir parçası olduğunu vurgulayan yetkililer, bölgedeki istikrarsızlığın azaltılması adına atılacak her adımın kritik önem taşıdığını belirtti. Görüşmelerin kapsamı; askerî iş birliği, enerji kaynakları üzerindeki stratejik paylaşımlar ve siyasi diyaloglar üzerine yoğunlaşırken, Moskova’nın Suriye üzerindeki kontrolünü artırma arzusunu da gözler önüne seriyor.
Uzmanlar, Moskova’nın bu tür diplomatik atılımlarını, özellikle Batı ile olan ilişkilerinin giderek gerilmesi ve Asya-Pasifik pazarında oluşan değişimlerle açıklıyor. Ayrıca, Rusya'nın bu adımları, Türkiye'nin bölgedeki rolünü zayıflatma çabası olarak da değerlendiriliyor. Zira Türkiye'nin Azerbaycan ile olan ilişkileri, Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasındaki etkinliğini azaltma potansiyeline sahip. Bu bağlamda, Azerbaycan'ın tarafında yer alması, Moskova’nın jeopolitik çıkarlarıyla doğrudan çelişebiliyor.
Görüşmelerin kesin sonuçları henüz açıklanmamış olsa da, bölgedeki gelişmelerin dikkatle izlenmesi gerektiği aşikâr. Rusya’nın bölgedeki hakimiyetini artırmaya yönelik hamleleri, Suriye’den Azerbaycan’a geçişler, petrol ve gaz hatları üzerindeki kontrol ve askeri varlıkların artırılması gibi konuları kapsayabilir. Sonuç olarak, bu toplantılar, global enerji kıyası ve güç mücadeleleri açısından hayati bir öneme sahip.
Azerbaycan'da yaşanan bu gelişmeler, uluslararası ilişkilerde dinamik bir tablo çiziyor. Önümüzdeki dönemde, Azerbaycan’ın jeopolitik durumu ve Moskova'nın bölgedeki etkisi, daha fazla tartışma konusu olmaya devam edecek. Rusya'nın Suriye ile olan ilişkilerinin güçlenmesi, sadece iki ülke için değil, Kafkaslar ve Ortadoğu için de kritik bazı sonuçlar doğurabilir. Suriye'nin yeniden inşası süreci ve bu süreçteki Azerbaycan etkisi, müttefik ilişkilerini farklı boyutlarda ele almayı gerektiriyor. Bu nedenle, dünya genelindeki gözlemcilerin, Azerbaycan'daki bu görüşmeleri dikkatle takip etmesi bekleniyor.