Titanik, sadece bir yolcu gemisi değil, aynı zamanda tarihsel bir trajedi ve birçok efsanenin merkezinde yer alan bir simgedir. 10 Nisan 1912'de Southampton'dan yola çıkan bu muazzam gemi, o tarihe kadar inşa edilmiş en büyük yolcu gemisi olarak dikkat çekmişti. Titanik’in tasarımında kullanılan yenilikçi mühendislik ve lüks özellikleri, onu dönemin en prestijli yolcu gemisi haline getirmişti. Ancak, Titanik’in kaderi, 15 Nisan 1912'de, buzdağına çarparak okyanusun derinliklerine gömülmesi ile değişti. Bu trajedi ardından, Titanik'e dair birçok efsane ortaya çıktı. Bunların en dikkat çekeni ise geminin 'batmaz' olduğu yönündeki iddialardır.
Titanik, o dönemki mühendislik harikalarından biriydi. Geminin yapımında kullanılan malzemeler ve tasarım özellikleri, onu o dönemin teknolojisinin bir yansıması haline getirmişti. Titanik’in inşasında, 'batmazlık' fikri mimarların ve mühendislerin aklında sürekli olarak vardı. 1907 yılında, geminin başmühendisi J. Bruce Ismay, Titanik’in tasarımı sırasında yaptığı açıklamalarda, geminin batma olasılığının son derece düşük olduğunu ifade etmişti. Bu da zamanla 'Titanik asla batmaz' söyleminin popülerleşmesine yol açtı.
Ancak, 'batmazlık' iddiaları büyük ölçüde yanılgılara dayanıyordu. Titanik, 16 bölmeye ayrılmış bir tasarıma sahipti ve bu mimari özelliği, düzensiz bir şekilde su aldığı durumda geminin bir kısmının su almasına rağmen diğer bölümlerin suda kalmasını sağlıyordu. Ancak, buzdağına çarptığında, geminin alt bölümü en az 5 bölmeden su ile dolmuştu. Bu, Titanik’in tasarımındaki açıkların aslında gemiyi ne kadar güvensiz hale getirdiğini ortaya koydu.
Titanik’in hikayesi trajedi ile sonuçlandıktan sonra, batmazlık iddiaları birçok tartışmaya neden oldu. Geminin batmasının ardından, birçok kişi tasarımın yetersiz olduğu görüşünü savunmaya başladı. O dönemde bu tür detaylara dikkat edilmemesi ve köktenci varoluş yanılgıları, güvenilir bir kullanım anlayışının göz ardı edildiğini gösteriyor. Örneğin, Titanik’in kaptanı Edward Smith, seyahatin en başından itibaren arızalı bir buzdağı hakkında uyarılar almıştı. Ancak, kaptanın bu uyarılara karşı duyarsız kalması ve geminin hızını düşürmemesi, trajedinin önlenememesinin temel nedenlerinden biri oldu.
Günümüzde Titanik, sadece bir deniz faciası olarak değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en dikkate değer mühendislik ve tasarım zayıflıklarından biri olarak da anılmaktadır. Geminin batmaak zorunda kalmadığına dair birçok mit ve satır arası sormalar, tarihçiler ve okyanus araştırmacıları tarafından sürekli olarak araştırılmaya devam etmektedir. Titanik, sadece bir trajedi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin bir dönüm noktası olarak da değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, Titanik’in 'batmaz' olarak anılması, sadece bir efsane değil, aynı zamanda insanlığın mühendislik ve doğa ile olan ilişkilerinde yaşanan bir yanılsamanın parodisi olarak anlam bulmuştur. Titanik faciası, insanların kararlılıklarını, doğanın gücünü, mühendislikteki sınırlılığı ve insanlık tarihindeki efsanelerin ne kadar yanıltıcı olabileceğini bizlere hatırlatıyor.